Ege Zeytin Meralarının Geleceği İçin El Ele

2 January 2019

ⒸRaziye İçtepe

SGP Türkiye’nin 6. Uygulama Programı (OP6) çerçevesinde ele alınacak öncelikli alanlardan birisi Kaz Dağları ve Edremit Körfezi. Bu öncelikli bölge, Babakale- Assos Kıyıları, Kaz Dağları ve Ayvalık gibi üç Önemli Doğa Alanı'nı (ÖDA) içinde bulunduruyor. SGP, bölgedeki biyolojik çeşitliliğin korunmasını, doğa dostu geleneksel üretim biçimlerinin devam etmesini amaçlıyor.

SGP ve Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği ortaklığı ile 2016-2018 yılları arasında “Ege Zeytin Meralarının Geleceği İçin El Ele” projesi hayata geçirildi. Proje alanı, Edremit Körfezi’nden başlayan ve Aydın – Muğla Menteşe Dağları’nın güneyine kadar olan bölgeyi kapsıyor.

Zeytin meraları, bilimsel literatürde olmayan yeni bir kavram. İlk kez bu çalışma ile ortaya atılmış bu tanım, Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği’nin geçmişte havza ölçeğinde yaptığı zeytin çalışmaları ve araştırmalarına dayanıyor. Zeytin meraları hem biyolojik çeşitliliği korumak hem yerel üretim biçimlerini desteklemek hem de geleneksel bilginin kuşaklar arası aktarılması açısından oldukça önemli alanlar.

Doğanın korunmasında, düşük girdili, doğanın döngülerine zarar vermeden yöntemlerle yapılan üretimler önemli bir yer tutuyor. Geleneksel zeytincilik, bu kadim üretim biçimlerinden biri. Makiliklerde bulunan delicelerin (yabani zeytin) açılmasıyla oluşturulan zeytinliklerde keçi, inek ve koyun gibi evcil otoburlar düzenli olarak zeytinliklerin altında otlamakta. Bu şekilde bir yandan hayvanlar beslenirken, diğer yandan da toprağı yumuşatıyor, gübreliyor. Telle çevrilmeyen, zirai zehirlerin kullanılmadığı zeytin meraları birçok canlı için beslenme ve yaşam alanı olma özelliği taşıyor.

Zeytin ağaçlarının altının açılması zeytincilikte yapılması gereken en önemli işlerden biri. Otlayan hayvan kalmadığında bu işi makineler ve ot zehiri aracılığıyla yapılıyor. Toprağın bu şekilde işlenmesi, öncelikle toprak fauna ve florasının zarar görmesine, yabani ot olarak bilinen tek yıllık otsu bitkilerin yok olmasına ve dolayısıyla bazı örneklerde ekosistemini kaybeden ağaçların hastalığa daha yatkın olmasına sebep olabiliyor. Zeytin ve hayvancılığın birbirinden ayrıştırılması bu sorunların en temel kaynağı. Ege zeytin meraları, iklim değişikliğine uyum konusunda önemli bir yer tutan yağmura dayalı üretim yöntemlerine iyi bir örnek. Sadece toprağa düşen yağmur suyu ile yetişen bu zeytinlerin etrafında daha fazla su tutabilmek için özel mimari öğeler geliştirildi. Binlerce yıldır halk elinde ıslah edilen yerli zeytin ırklarından oluşan Ege zeytin meraları, küresel ısınma ve kuraklık açısından bölgedeki en dayanıklı agrokültürel alanları.

Kıyı Ege bölgesinde bulunan bu kadim alanlar, turizm, imar, taş ve maden ocakları, güneş ve jeotermal enerji santralleri, yerel olmayan zeytinlerin monokültür olarak dikilmesi gibi pek çok tehditle karşı karşıya.

Zeytin meralarının önemini ve karşı karşıya oldukları tehditleri anlatmayı hedefleyen bu çalışma, aynı zamanda benzer konudaki gelecek projelere de altlık oluşturmayı amaçlıyor. Çalışmanın ilk ayağında, Edremit Körfezi'nden başlanarak Ege'de yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan zeytin meraları, alanın tamamı taranarak belirlendi ve haritaya aktarıldı. Zeytin meralarının, biyolojik ve kültürel çeşitlilik dokümantasyonu yapıldı. Belgeleme aşamasında ve sonrasında bölgede yaşayan yerel halk ortak çalışmalar yapıldı ve yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi. Zeytin merasında üretim yapan kişilerle yapılan görüşmelerde zeytin meraları konusunda hassasiyeti arttırmak ana hareket noktası oldu.

Binlerce yıldır doğayla birlikte sürdürülen kadim zeytin meralarının yeni zeytin üreticileri tarafından anlaşılmasına katkı koyan ve pratik bilgileri içeren bir kılavuz hazırlandı.

Tek bir zeytin meraları kavramından yola çıkan proje sırasında zeytin meralarının alt dallara ayrıldığı ve çeşitlendiği belirlendi. Bu çalışma boyunca yerelde yapılan saha çalışmaları ve ziyaretler sonucunda Edremit Havzasında Edremit- Ayvalık Zeytin Meraları, İzmir körfezinde Yarımada Erkence Zeytin Meraları, güneyde ise Menteşe Dağları Memecik Zeytin Meraları tespit edildi.  Bu üç alt zeytin meraları içinde bulunan zeytin ırkları, zeytin işleme ve bakım yöntemleri, kültürel olarak farklılıklar içeriyor. Bu farklılıklar hem kültürel anlamda hem de biyoçeşitlilik anlamında önemli bir zenginliğin göstergesi.

Çalışma boyunca elde edilen bilgilerin kayıt altına alınması ve zeytin meralarının önemini ve tanıtımını daha geniş kitlelere ulaştırılması için dört dakikalık bir kısa film hazırlandı ve sosyal medya kanallarından paylaşımı yapıldı

Zeytin meraları hakkında yerelde yapılan hassasiyeti arttırma çalışmalarını biraz daha genişletmek için zeytin meraları havzası içinde bir eğitim çalışması düzenlendi. Bu çalışma çerçevesinde Türkiye’nin farklı coğrafyalarından yaklaşık 50 kişi, 3 günlük zeytin meraları uygulamalı eğitime katıldı. Proje 2018 yılında tamamlandı. Proje ekibi, SGP desteğinin bitmesinden sonra Türkiye Kalkınma Vakfına zeytin meraları konusunda bir proje başvurusunda bulundu ve bu başvuru kabul edildi.  Projenin ana amacı; zeytin meraları üretici ağı kurmak ve kırsal kalkınma konusunda yerelde yaşayan zeytin meraları üreticilerine destek olmak. Bu kapsamda yapılacak çalışmalar Şubat 2019’da tamamlanacak.

Zeytin meraları konusunda yapılan çalışmalar , Orhanlı vadisi boyunca üreticiyi desteklemek için yerel markalaşma ve kalkınma konusunda devam ediyor. Yerel markalaşma örneği olan Yavaş Dükkan’da vadi içinden elde edilen erkence taş baskı zeytinyağı pazarlanıyor. Yerel markalaşma ve kalkınma konusunda bir pazarlama mecrası olan Yavaş Dükkan bölgede zeytin meraları konusunda yapılan ve yapılacak olan çalışmaları destekliyor.  Diğer zeytin meralarına yerel kalkınma konusunda örnek teşkil eden Yavaş Dükkan aynı zamanda zeytin meraları çalışmaları için sürdürülebilirliği garanti altına alıyor.  Birbirini besleyen bu döngü içerisinde biyoçeşitlilik, kültür ve insanlar da bu çalışmalardan fayda görüyor.