UNDP ve Türk Hükümeti nehir ve okyanuslarda istilacı türlerle mücadele ediyor

7 November 2022

Hatay’daki farkındalık etkinlikleri haftasında aslan balığı ve su sümbülüyle mücadele çalışmaları sergilendi

Hatay, 4 Kasım 2022 – Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Hatay’da bu hafta düzenlenen etkinlikler arasında aslan balığı avlama yarışması ve Samandağ’da Asi Nehri ve Akdeniz kıyısındaki su sümbüllerinin toplanması yer aldı.

Etkinlikler, denizel istilacı yabancı türlerle mücadele etmek ve denizlerdeki biyolojik çeşitliliği korumak için Küresel Çevre Fonu (GEF) tarafından 3,3 milyon ABD Doları bütçe ile desteklenen bir projenin parçasıydı.

Faaliyetlere Hatay Büyükşehir Belediyesi ve yerel belediyeler, Tarım ve Orman Bakanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, dalış merkezleri ve okulları, ve diğer etkilenen kurum ve kuruluşlardan yaklaşık 75 temsilci katıldı. Katılımcılar, denizel istilacı yabancı türlerin oluşturduğu tehditlerin nasıl ele alınacağı konusunda daha fazla bilgi edinme fırsatı buldu.

İstilacı türlerin başında gelen aslan balığı, denizel ekosistemleri tahrip ediyor, yerli türleri tüketiyor ve balıkçılığa dayalı geçim kaynaklarını tehdit ediyor. Aslan balığıyla mücadelede etkin yöntemlerden biri de, aslan balığını yemeyi içeriyor. Bu nedenle proje, Hatay ilinde yaşayanlar arasında aslan balığı avcılığı ve tüketimini yaygınlaştırmak amacıyla, Keldağ’da aslan balığı avlama yarışması ve ardından farklı pişirme tarifleriyle aslan balığı tadım etkinliği düzenledi.

Bir sonraki etkinlik ise, Asi Nehri’nin ağzında su sümbülü toplama oldu. Bu bitki, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) dünyadaki en tehlikeli 100 istilacı yabancı tür listesinde yer alıyor. Su sümbülü, çok hızlı üremesi ve yayılması nedeniyle su yolları ve kanallarını tıkıyor, güneş ışığı ve oksijenin suya ve su altındaki bitkilere erişmesini engelliyor; sonuçta, hem ulaşım, turizm ve balıkçılık faaliyetlerini olumsuz etkiliyor hem de ekosistemde büyük tahribata ve biyoçeşitlilikte önemli düşüşe neden oluyor.

“Denizel ekosistemler iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik açısından büyük önem taşıyor” diyen UNDP Türkiye Proje Müdürü Mehmet Gölge sözlerini şöyle sürdürdü: “Projemiz, istilacı yabancı türler tehdidiyle mücadeleye yönelik yasal ve kurumsal altyapının geliştirilmesi, kapasitelerin yükseltilmesi ve toplumun bilinçlendirilmesi yoluyla, önemli denizel biyoçeşitliliğin korunmasını hedefliyor.”

Denizel istilacı yabancı türler, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından, Türkiye’nin denizel biyoçeşitliliğine yönelik en büyük tehlikelerden biri olarak tanımlanıyor. 2020 sonu itibarıyla Türk denizlerinde tespit edilen 539 yabancı türün 105’inin “istilacı” olduğu belirlendi. Bu türlerin üçte ikisi Kızıldeniz’den Süveyş Kanalı yoluyla Akdeniz’e giriyor; kalan üçte biri ise deniz taşımacılığı ve akuakültür faaliyetleriyle ülkemize taşınıyor. Bu türlerin etkilerinin azaltılması, yayılmalarının denetim altına alınması, ve girişlerinin önlenmesi ise yerli türler ve yaşam alanlarının geleceği bakımından hayati önem taşıyor.

“Toplumumuz, denizel istilacı yabancı türlerin ekoloji, ekonomi ve halk sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin bilincine varmalıdır” diyen Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdür Yardımcısı Akif Günkut sözlerine şöyle devam etti: “Bu projeyi, ulusal politika geliştirilmesi ve kamuoyunun bilinçlendirilmesi yolunda önemli bir adım olarak görüyorum. Bizim bugünkü eylemlerimiz, istilacı yabancı türlerle mücadele çabalarını hızlandırarak gezegenimizin korunmasına katkıda bulunacaktır.”

İstilacı yabancı türler denizel ekosistemleri tahrip ediyor, gıda zincirine zarar veriyor ve yerli türlerin yok olmasına yol açıyor. Bunlarla mücadelenin en etkin yolu, girişlerini önlemek. Önleme ve denetim ise ancak halk dahil tüm paydaşların aktif katılımıyla mümkün.


Ayrıntılı bilgi:

Esra Özçeşmeci, İletişim Asistanı, UNDP Türkiye, esra.ozcesmeci@undp.org