Kolektif Çözüm Girişimi: Deprem sonrası ampute olan kişilerin sosyo-ekonomik entegrasyonuna destek

16 Mayıs 2025

UNDP ve AYDER iş birliğiyle hayata geçirilen “3D” metodolojisi pilot uygulaması, Şubat 2023 depremleri nedeniyle ampute olan kişilerin sosyo-ekonomik yaşama yeniden katılmasına katkı sağladı 

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye ve Alternatif Yaşam Derneği (AYDER) iş birliğiyle başlatılan “Kolektif Çözüm” girişimi, 3D Metodolojisiyle deprem sonrası ampütasyon geçirmiş kişilerin sosyal ve ekonomik hayata entegrasyonunu kolaylaştırdı.

6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’nin güneyinde meydana gelen depremler, 50 binden fazla can kaybına ve 313 bini aşkın binanın yıkılmasına neden oldu. 15,6 milyon kişinin yaşadığı 11 ilde 3,3 milyon insan evlerini ve yaşam alanlarını kaybetti. Depremin ekonomik ve sosyal etkileri ağır oldu: 94.217 iş yeri zarar görürken, sosyal yaşam alanlarının yıkılması bireylerin gündelik hayatlarını sürdürmesini zorlaştırdı.

Uzun vadeli toparlanma ve yeniden inşa çalışmaları kapsamında UNDP Türkiye, AYDER ile iş birliği yaparak “Kolektif Çözüm” girişimini başlattı. Bu pilot girişimle, deprem sonrası ampütasyon geçirmiş kişilerin erken tedaviye erişimini sağlayarak onların sosyal ve ekonomik yaşama yeniden katılmalarını amaçlayan bir model geliştirildi.

2023 yılının son çeyreğinde başlayan pilot çalışmada, deprem bölgesinde yaşayan ve yerel inisiyatifler aracılığıyla engellilik ve ampütasyon durumu belirlenen 20 kişinin, kapsamlı muayene için deprem bölgesinden İzmir’e ulaşımı desteklendi. Katılımcılar, Türkiye’nin belediye bünyesinde işletilen ilk hastanesi olma özelliğini taşıyan İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi’nde kapsamlı bir tıbbi muayeneden geçirildi. Ardından ortopedi ve protez-ortez alanında uzman doktorlar tarafından ikinci bir muayeneye tabi tutuldular. Son olarak, her bir kişi ile AYDER uzmanları tarafından bire bir görüşmeler yapılarak sosyal yaşamları ve gelecek perspektifleri hakkında bilgi edinildi. Bu süreçte hastaların hikâyeleri dinlendi, raporlar incelendi ve bire bir danışmanlık sunuldu. Sosyal yaşamları ve meslekleri de göz önünde bulundurularak hangi tür proteze ihtiyaçları olduğu belirlendi. Tüm bu görüşmeler sonucunda, her bir kişinin geçmişi öğrenildi, protez ihtiyaçları analitik olarak saptandı ve sosyo-ekonomik yaşama katılım motivasyonları anlaşıldı. Bu aşamaların sonunda, engelli ve ampute olan kişilerin tıbbi ihtiyaçları ve sosyal katılımını esas alan bir model ortaya konulması hedeflendi.

Pilot çalışmanın ardından, öncelikle hastaların fiziksel, psikolojik ve sosyo-ekonomik ihtiyaçlarının kapsamlı analizinin yapıldığı değerlendirme, hastalara uygun protez ve ortez uygulamaları ile bireyin fonksiyonel bağımsızlığının artırılmasını sağlayan güçlendirme ve hastaların sosyal ve ekonomik hayata aktif katılımının desteklendiği katılım aşamalarının yer aldığı 3D - Değerlendirme, Donanım, Dahil etme Metodolojisi hazırlandı. 

Projenin ikinci fazı kapsamında yer alan uygulama sürecinde; öncelikle, uluslararası standartlara uygun 8 kişilik bir danışma ekibi kuruldu ve bu uzmanlar, tıbbi önceliklere göre vakaları değerlendirdi. Adana ve Hatay’da gerçekleştirilen fiziki değerlendirme ve ölçümler sonucunda protez üretim süreci başlatıldı. Fiziksel uyumu artırmak amacıyla video destekli egzersiz materyalleri hazırlanarak, fizik tedaviye yönelik hazırlıklar yapıldı. Hatay-Samandağ Belediyesi’nin sağladığı lojistik destek sürecin etkinliğini artırırken, protez uygulanan kişilerin yüksek memnuniyet düzeyiyle geri bildirim vermesi ve çevrim içi takiplerin devam etmesi projenin başarısını gösterdi. 

Kolektif Çözüm girişimi sayesinde; 4’ü AYDER kaynaklarından karşılanmak üzere 7 kişiye fonksiyonel ve kaliteli protez ve ortez uygulamaları gerçekleştirildi, erken müdahale modelinin uygulanabilirliği ve ölçeklenebilirliği ortaya koyuldu ve sosyal entegrasyon ve ekonomik katılım potansiyeli artırıldı. Protez ve ortez uygulaması yapılan yedi kişiden dördü, tedavi sonrasında sosyo-ekonomik yaşama aktif biçimde yeniden katıldı. Katılımcılardan biri kendi işini kurarken, iki kişi istihdam edildi. Bir diğer katılımcı ise bireysel yaşamında önemli bir dönüşüm gerçekleştirerek aile kurdu. Bu gelişmeler, uygulamanın bireylerin sosyal ve ekonomik hayata entegrasyonuna katkısını açıkça ortaya koyarken, yüksek memnuniyet düzeyi ve gönüllü sağlık ekiplerinin özverili çalışmaları da bu modelin sürdürülebilirliğini destekliyor. 

Pilot aşama, bu tür girişimlerin sürdürülebilirliği için yeterli mali kaynaklar olmasının ve yerel altyapının önemine dikkat çekiyor. Çalışmada elde edilen bulgular, gelecekteki aşamalara yön verecek ve afet sonrası iyileşme süreçlerinde ampute olan bireyler için 3D metodolojisinin daha sağlam ve destekli bir şekilde uygulanmasını mümkün kılacak.